28 Ocak 2021 Perşembe

OCAK AYI ETKİNLİĞİMİZ FELSEFİ METİN ANALİZİ

 ÖNERMEDEN KURAMA EFSANEVİ YOLCULUK

Felsefenin insan hayatının yalnızca bir kısmında var olabileceği düşüncesi yaygınlaştıkça felsefenin anlamı da daralmaya başlar. Felsefenin insan varoluşunun her anında etkili oluşu asıl olandır. Uykuya dalan bir bedeniniz vardır ancak beyniniz etkin olmaya devam eder. Hayatın her anında bilgiye ihtiyaç duyarız. Bilme eylemi akıl sayesinde mümkündür. Bilme eylemi insanın etkinliklerinin devamlılığı için şarttır. Her sabah başladığınız yeni güne sahip olduğunuz bilgi birikimi sayesinde devam edebilirsiniz. Eğer her uyandığınızda günlük hayatınızı devam ettirmek için gereken bilgiyi yeniden öğrenmek zorunda kalsaydınız birikimli bir yaşamdan ve ilerlemeden söz edemezdik. Edindiğiniz bilgilerin her saniye üzerine yenilerini ekleyerek insanlık tarihindeki tüm gelişimin sebebi olursunuz.

Bilgi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsan kendisi ve evrenin değerini fark ettiğinde bilginin hatırlanması ve yaygınlaştırılması gerektiğini de idrak etmiştir. Bilgiye ulaşmak bilgiye duyulan olumlu hisler ve en nihayetinde bilginin ilerleme ve güç demek olduğu algısı felsefenin varoluş sebebidir. Felsefe bilgiyi sevmek anlamına gelir. Felsefe kelimesinin Türkçe kökende herhangi bir kavram nesne ya da durumu çağrıştırmıyor olmasının nedeni bu kelimenin dönüşmüş bir kelime olmasıdır. Antik Yunan da ortaya çıkan bilgiye yönelme davranışı bilgiyi sevme eylemi philia sophia olarak ifade edilmiş ve bu kavram fars ve Arap toplumlarına feylesüf şeklinde aktarılmıştır. Feylesüf ifadesi dilimize uygun olmadığından aktarılmış şekliyle felsefe kullanılmıştır. Hali hazırda felsefeyi insan yaşamından uzakmış gibi aktarmış bir nesilden sonra, felsefe kelimesi tamamen farklı bir anlam taşır hale gelmiştir. Ancak günümüzde felsefenin insan hayatında bütüncül bir önem taşıdığına dair yaklaşımlar yaygınlaşmaktadır. Felsefe, bilgiyi sevmek anlamına gelir.

Felsefe tarihi aynı zamanda bilginin de tarihidir. Bilme işi insanlık tarihi kadar eski olduğu gibi bilgiye yönelme, bilgiyi sevme eylemi de o kadar eskidir. İnsanlar bilgi sahibi oldukça daha etkin ve güçlü olduklarının farkına varmışlardır. Evren içinde kendine özgü nitelikleri ayırt etmeye çalışan insan , bilgi tarihinin başından itibaren kendi var oluşunu anlamak için evreni anlaması gerektiğini düşünerek doğaya yönelmiştir. Bilginin tarihinin başladığı dönemde bilgiye ulaşmak için çaba harcamış insanlara bilgisever ( filozof) denilmiştir. Günümüzde düşünür ya da bilim insanı adlandırması aynı gerekçeyle kullanılan kavramlardır. Bilginin serüveni, sahip olunan imkanlar kullanılarak sonraki nesillere aktarılmış ve yeni neslin bilgi yolculuğunda üzerine düşeni yapması beklenmiştir. Bu yolculukta tüm sistemler toplum düzeni var olan bilginin yeni nesle aktarılması üzerine kurulmuştur. Süreç nasıl gelişmiş ve insanların bilgiyle ilişkisi ne yönde değişmiştir? Asıl önemli soru da budur. Bilgiye yönelik eylemin amacı insan varoluşunu anlamakla başlamış günümüzde kendini çözememiş bireylerin aracı haline gelmiştir.

Bilgi insan var oluşuyla paralel olarak var olmaya devam eder. Çünkü bilginin var edilmesi insanların soru ve sorunları fark edebilme yetenekleriyle mümkün olmuştur. Sadece soru ve sorunları fark etmek becerisiyle sınırlı kalmamış gözlem, akıl yürütme, çıkarım yapma, sentezleme ve kurgusal beceriler de soru ve sorunlar hakkında bilgi birikiminin oluşmasını sağlamıştır. Soru ve sorunları anladıktan sonra gidilecek yol tümevarım ve tümdengelim usulleri gelişmiş ve bu yöntemler şu anki bilimsel çalışmalarının ilk adımları olmuştur. Soru ve sorunları ifade etme becerileri dil sayesinde mümkün olmuş ve dilin bilgi açısından değeri analitik düşüncenin güçlenmesini sağlamıştır. Oysa şu halde iken bilgi, yalnızca aktarılan ve fayda sağlayan bir işleve takılmış durumdadır. Bilginin ezberlenen ve geçici bir amaç için kullanılan araçlar olduğu yanılgısı popüler bilim algısıyla daha da güçlenmiştir.

İşinize yarayan bilginin değerli olduğu sanısı bireysel eğilimlerin de dar alanlara sıkışmalarına sebep olmuştur. Oysa ki insanlar günlük yaşamlarının her anında fizik, kimya, biyoloji ,edebiyat, sanat müzik, tarih, matematik ve daha sayamadığımız sayısız alanla ilgili bilgi ile burun buruna yaşamaktadırlar.

Bir konu hakkında bilgi sahibi olabilmenin ilk adımı etrafımızda var olanları duyumsayabilir ve sonrasında algılayabilir olma yeteneğinin farkına varmaktır. Platon un mağara metaforunda gerçeğe ulaşmak için çıkmamız gerektiğini ifade ettiği o mağara algı sınırlarımızdan, ideal gerçeklik alanımızdan başka bir şey olamaz. Doğru zannettiğimiz ya da hiç farkına varmadığımız yığınların içinde kaybolmamızı engelleyen anahtar ise bilgiyi sevme ,merak ve heyecanla birlikte hayret duygumuzdur. Tüm anahtarlar ise felsefenin yöntemlerinden başkası değildir.

Önermeler yargı bildiren cümlelerdir. Bilgiyi aktarmak için kullanılan yol dil sistemleridir. Dil sistemlerinin içerisinde iletişim kurma ayrıcalığımızı sağlayan her türlü şekilli, resimli, sembollü ,sesli, bedensel unsurlar sayılmalıdır. Zira iletişim yalnızca sözcükler yolu ile gerçekleştirilmemiştir. Dil sistemleri tarih içerisinde değişerek daha geniş toplulukların anlayabilecekleri ortak figürler haline dönüşmüştür. Bilimin günümüzde kullandığı dil sistemleri ise klasik bilim algısından kaynaklı olarak sadece belli bir zümrenin anlayabileceği sembol ve ifadeleri kullanmayı teşvik etmektedir. Bu anlayış ortaçağ felsefesinin yansımaları olarak kabul edilebilir. Bilginin seçkin

olarak adlandıran bir zümreye mal edildiği dönemsel kurgu, günümüz bilim dilinde de karşılığını bulmaktadır. Bireylerin anlayamadıkları için önemli olduğunu düşündükleri bilimsel teoriler özünde, duyular evreninin idealar evrenine yansımalarından ibarettir. Whittgenstein’ın çözümleyici felsefe sistemlerinde de vurgulanan ortak semboller ifadesi bu fikre karşılık gelir. Toplumlar ortak sembolleri iletişim aracı olarak kullandıklarında bilginin daha fazla insan tarafından kullanılabileceğini ifade eder. Ancak anlaşılır olmak değersiz olmaktır algısı sebebiyle prestijini artırmak kaygısı yaşayan bilim çevreleri toplumun büyük kesiminin dışında bir sınıfsal sistemi olağan saymaktadır. Ortaçağ döneminde karşılaşılan körü körüne bilgiyi saklama düşüncesinin yerini ,zümreye özgü dil sistemleri almıştır. Nesilden nesile ayrımcı duygu ortadan kaldırılmış bireyler anlam veremedikleri bilgi yığınlarının varlığını olağan saymaya başlamışlardır. Şu durumda aktarılmış bilgilerimiz sınırlı olduğundan bize rehberlik edecek tek aracımız aklımızdır. Doğuştan getirilen a priori bilgiler akılsal yeteneklerimizin farkında olduğumuz sürece var olacaktır. A priori bilgiler ise a posteriori ( sonradan edinilen bilgi)nin daha kolay algılanır, duyumsanır ve anlamlandırılır olmasını sağlayacaktır. “Felsefe bütün bilimlerin, bütün disiplinlerin anasıdır. Antikçağda felsefe ile bilim arasında bir ayrım yoktur. Bilimler henüz kendi alanlarını belirlememişti. İnsanlık için tek veri kaynağı felsefe ve bilgi meraklısı filozoflardı. Yürüyeceği mesafeyi, ekeceği tarlanınım alanını merak eden insan geometriyi keşfetmişti. Geo: yer; metri: ölçmek demekti. Bu alanda çok büyük katkıları olan Eukleides’te (MÖ.330-MÖ.275); Academia ‘nın girişine “Geometri bilmeyen giremez” diyen Platon’da (MÖ.427-MÖ.347) bir filozoftu. Matematiğin kurucu babası sayılan Pyhthagoras (MÖ:570-MÖ.495) aynı zamanda felsefenin de isim babasıydı.Bilimlerin felsefeden ayrılış serüveninde Roger Bacon (1210-1294) Bilimsel yöntemin deney olduğunu savunarak Orta Çağda Modern doğa bilimi anlayışının doğmasına öncülük etmiştir. Francis Bacon (1561-1627) «Bilginin güç için olduğunu» ifade ederek doğanın bilgisine ulaşmanın en güvenilir yolunun bilim olduğunu ve bilimsel yöntemin bu bilgiyi sağlayabileceğini savunmuştur. Bilimlerin felsefeden bağımsız birer bilim olarak ayrılması Newton fiziği ile başlamıştır. Psikoloji ve sosyoloji bilimleri doğa bilimlerinden daha sonra felsefeden ayrıldılar. Auguste Comte (1798-1857) sosyoloji ismini öne süren ilk sosyolog olurken; Wilhelm Wundt (1832 –1920) Psikoloji biliminin kurucusu olarak tarihteki yerini aldı. Her ne kadar günümüzde bağımsız bilimler felsefeden ayrılmış olsalar da bütün bilimlerin genetik kodlarında felsefenin olduğu unutulmamalıdır. Bütün bilimlerin atası ve mayası olan felsefenin ve felsefi tavrın bilimlerden arındırılması düşünülemez. Bilimler karakteristik yapılarını oluşturan eleştirelliği, sorgulamayı, akıl yürütmeyi, merak ve hayret duygusunu, tutarlı olmayı ataları felsefeden almıştır. Felsefe ile bilimler arasındaki organik bağ her ikisinin de “Evreni, insanı ve varlığı açıklama” çabasından gelmektedir. Temel farklılık ise bilimlerin deney ve gözleme dayalı sonuç odaklı olmalarıdır. Bu gün bilimlerin varlığını felsefenin sorularına borçlu olduğu unutulmamalıdır. Bizim sınıflandırabileceğimiz bütün bilimler felsefeyle iç içeler. Felsefenin kolları içinde meydana geldiler. Bu bakımdan bilimsel sorular ve insanların kendilerine sorduğu anlam soruları felsefenin ilgisi içerisindedir.” Not: Bu metin eTwinning projesi Bilgisever Gençler için hazırlanmıştır.


FİLOZOF DERGİMİZE ULŞABİLİRSİNİZ.



25 Ocak 2021 Pazartesi

LEYLA GÖKKAYA ERDEM BAYAZIT ANADOLU LİSESİ

ÖĞRENCİLERİMİZLE FELSEFİ METİN ANALİZİNDE BİZLERDE VARDIK. YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMADA FELSEFENİN BİLİMLE İLİŞKİSİNİ ANLATAN ÖĞRETMENLERİMİZ TARAFINDAN HAZIRLANAN METNİ EVİMİZDE GÖRÜNÜR BİR YERDE ASTIK. TÜM AİLE İLE METNİ PAYLAŞTIK. METNİN İÇERİSİNDE GEÇEN KELİMLERDEN KELİME BULUTLARI YAPARAK PAYLAŞTIK. BU ÇALIŞMALARIMIZI OKULUMUZDA DA SERGİLEDİK.
 

18 Ocak 2021 Pazartesi

LEYLA GÖKKAYA /ERDEM BAYAZIT ANADOLU LİSESİ

Her etkinlikte ERDEM BAYAZIT ANADOLU LİSESİ öğrencilerinin etkin katılımı devam ediyor.okulumuzda bilgisever gençler demek e twinning demek ve felsefe artık sadece ezberlenecek cümleler olmaktan çıktı bu sayede çocuklarımın metin incelmlerinde daha başarılı olacaklar.



 

15 Ocak 2021 Cuma

GÜRBÜZ KOÇOĞLU/ DURSUNBEY ÇPAL (EVİMDE BİLİM VE FELSEFE)


 (EVİMDE BİLİM VE FELSEFE)

Ocak ayı etkinliği kapsamında kullandığımız makalemiz. Bu metin öğretmenlerimiz tarafından hazırlanmıştır. Katkılarından dolayı öğretmenlerimize teşekkür ederiz.

Öğrencilerimiz evlerinde aileleri paylaştılar.






LEYLA GÖKKAYA /ERDEM BAYAZIT ANADOLU LİSESİ /BİLGİSEVER GENÇLER PROJESİ DEĞERLENDİRME ANKETİ/

https://docs.google.com/forms/d/1T-k3_bYF79er8OoNECqLeYDUqZSWIA2EBlhlDE-5x0w/edit